12 Kasım 2015 Perşembe

Kitap Okurken Neler Yapmamalıyız


Herkese Selamlar...

       Nasıl Halide Edip ADIVAR'ın Sinekli Bakkal'ını görünce eski günlerinizi hatırladınız mı? Özlediniz mi? Ya da özlediğinizi farkettiniz mi? Ya da "Bu da ne Ayşe Gülşen neyden bahsediyor?" diyenlerden misiniz?


        Üzerinden yıllar geçti. Ben Halide Edip ADIVAR'ın romanlarını çok özledim. Tekrar okumak istedim. Kitap çok eski. Belki kırtasiyelerde yaşayan Türkçe'mizle yazılmış olanları vardır ama ben eski kitapların satıldığı yerlerde eski kitapların arasında onu aradım ve buldum. 

          Bu postu yazmamın sebebi farklı. Sebebi kitapta en küçük bir çizik bile yok. Bu durum bende bu postu yazma isteği oluştu. Ya okumadı-lar ya da çok temiz kullandı-lar. Kitap elime böyle temiz bir şekilde ulaştı. Kimlerin elinden geçtiğini bilmiyorum bir kişi ya da birkaç kişi farketmez hepsine tek tek teşekkür ediyorum.

       Böyle ikinci el kitapların satıldığı yerlere çok giderim. Bakarım ve ihtiyacıma uygunsa alırım. Özellikle temiz kullanılmış. -Bilmiyorum bir kitap için kullanmak-kullanılmak ne kadar yerinde bir kelime bence tartışılır.- kitabın eski sahiplerine karşı müthiş bir sempati duydum. 



       Bende kitapları okurken çizmemeye çok özen gösteriyorum. Kitap okurken kalem kağıt yanımda olur. Özellikle romanları okurken böyle bilmediğim kelimeleri küçük yapışkanlı kağıtlara yazıyorum.


       Ya da çok beğendiğim sözleri yine böyle daha büyük yapışkanlı kağıtlara yazıyorum. Burda bilmediğim kelimelerde var. Kitaplar benim eski-yeni-sürekli-vazgeçilmez dostlarım. Yazarlarına -iyi ya da kötü benim düşüncelerime uygun ya da değil bir emek harcamışlar - ölenlere rahmet, yaşayanlara hayırlı bir ömür diliyorum. İyi ki yazmışlar. 


 "Ya Ayşe Gülşen bununda mı anlamını bilmiyorsun." diyebilirsiniz. Aslında kitabın bu kısmında örümcek ile ilgili herhangi bir konu geçmiyor hatta kelime bile. Fakat olayların örüntüsü zihnimde olan başka bir problemin çözümünü şeklinini gösteriyordu. Problemse bende örümcek ve örümceğin yaşam şeklini çağrıştırıyordu. Kitaptan bağımsız olarak tekrar okumak için böyle bir not eklemiş oldum. Sık sık kitap okurken kullandığım bir yöntemdir.  



       Tabii ki bazen kalem kağıt olmuyor yanımda o anda böyle küçük peçete parçaları ile sayfayı işaretliyorum. Daha sonra not alırım diye. Kitabı bir oturuşta bitiremediğim zamanlar çok fazla.  Kaldığım yerden devam ederim diye kitabın ucunu kıvırmıyorum o zamanda böyle ayraçlar kullanıyorum. Ya da kitabı bitirince istediğim kısmını olaydan bağımsız düşünmek içinde yine böyle ayraçlar kullanıyorum. Bu bende bir disiplin haline geldi. Dikkat etmeye çalışıyorum. Hem kitaba hem de benden sonra okuyacak olanlara için. Bazen okumak için benden kitap istiyorlar  çizik kıvrık vermek istemiyorum...

:

       Ben kendimce böyle bir yöntem geliştirdim. Sonradan okuyacaklar için bu şekilde olması daha hayırlı...

      Bir kitapta okumuştum. Kitap okurken satırları altını çizmeyin kendinize işaretlerden bir dil oluşturun diye 
 Örneğin: [ : Önemli bir satır başlıyor
                ] :Önemli bir satır bitiyor.
                ? : Nedemek istiyor
                ??: Olamaz
                ***: Araştırmalı
                 ! : Dikkat etmeliyim buna benzer işaretler. Bence kitap kendi kütüphanemizden çıkmayacak olsa bile yine de yapılmamalı. Belki de sizin kütüphaneniz yeni ufukların tohumu olacaktır. Bilinmez.

       Neden böyle diyorum. Çoğu insanların adını bile bilmediği anadoluda küçük bir belde lise de kütüphane başkanlığı yaptığım bir dönemde öğretmenlerimin de yardımıyla kütüphanemize pek çok kişi hediye ettmişti.Kitaplardan sadece kendi okulumuzun öğrencileri faydalanmadı aynı zamanda çevredeki okulların öğrencileri de faydalanmıştı. 
       
     Bu yazdıklarımla tam tersini gösteren bir örnekten bahsedeceğim. Aslında bunu paylaşmamın sebebi farklı. Bu  yazdığımı örneği gördükten sonra -Orta okuldaydım.- okuma şeklimi değiştirdim. Daha sorgulayarak okumaya başlamıştım. 

  Çok iyi hatırlıyorum bir dergide Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün okumuş olduğu kitabın bir sayfasının resmi vardı. Bazı yerlere soru işareti koymuştu.  Bazı yerlerde açıklama yapmış.  Bazı cümlelerin altını çizmişti. Kitabı şahıs yerine koymuş karşılıklı konuşuyormuş gibi bir izlenim oluşturmuştu bende. 


      Ne kadar doğru bir söz.  Hiçbirimiz vazgeçilmez değiliz.  Önemli olan kimseyi kırmadan gök kubbe altında hoş bir sada bırakmak...

2 yorum:

  1. Ben de kitaplara hiç yazı yazmam. Altını da çizmem. Not alırım. Şu an teknolojinin verdiği imkanlarla bilgisayarımda kitap notlarım var. Bazen çıktı alırım. Sayfanın fotoğrafını çektiğim de olur.

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle yorumun için teşekkür ederim. Bilgisayarda not almak hiç aklıma gelmemişti. Güzel fikir. Bende sayfanın fotoğrafını çekiyorum. Çok pratik oluyor. Hayırlı günler...

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails